SES İzmir sağlık personellerinin yeni kabineden beklentilerini anlattı. Sağlık emekçileri seçim sonrasında; çözüm bekleyen sorunları arasında ilk sırada yer alan, artan enflasyon karşısında her geçen gün daha da eriyen maaşlarına zam konusuna kilitlendi. Kamuda çalışan sağlık emekçilerinin yeni kurulacak hükümetten öncelikli talebi, açlık sınırı seviyesinde ve yoksulluk sınırının altında kalan maaşlarında yeni düzenlemeler yapılması…
SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Nursel Yücesoy; yeni dönemde hükümetten sağlık emekçilerinin beklentileri, sendika sayımlarında yetkili sendika oldukları Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi’nde uğradıkları hak gaspı konusunu yargıya taşımaları konusunda açıklamalarda bulundu. Nursel Yücesoy Haziran ayı sonunda açılacağı kamuoyuyla geçtiğimiz haftalarda paylaşılan, Bayraklı Şehir Hastanesi ve kent merkezindeki hastanelerin kadrolarının şehir hastanesine taşınıp taşınmayacağı, hastanelerin kapatılıp kapatılmayacağına dair bir bilgisi olup olmadığına ilişkin sorularımıza yanıt verdi. Yücesoy ile ayrıca kentteki birinci basamak, diğer tüm hastanelerin depreme dayanıklı olup olmadığı ile ilgili yetkililerle temasları hakkında bilgi vererek, Çeşme Şehir Hastanesi ve kentin sahil kesiminde çalışan sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunları anlattı. Sağlık çalışanlarının yaşadığı problemlere ilişkin çözüm önerilerini sıraladı.
Seçim Bitti, Sağlık Emekçileri AKP Hükümetinden Ne Bekliyor?
Türkiye’de biten seçimlerin ardından asıl gündemin geçim olduğuna dikkat çeken Yücesoy, “Taleplerimiz yeni kurulacak hükümetten de aynı şekilde devam edecektir. Sağlık çalışanlarının çok sayıda sorunu var ancak en büyük sorun şu anda artan enflasyon karşısında eriyen maaşlar alıyor olmamızdır. Alım gücümüz düştükçe bunalımımız artıyor. Öncelikli sorunumuz ekonomidir. 2002 yılından önceki alım gücü maaşımıza dönsek bile bizim için yeterli aslında ama şu an öncelikli talebimiz insani koşullarda yaşayabileceğimiz, yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde ödenen ve emekliliğimize yansıyacak temel ücret talebimiz var. biz yeni oluşacak kabinedeki Sağlık Bakanından da temel taleplerimiz bunlar olacaktır. Ayrıca bunun yanında 7/24 çalışan bir iş grubu olduğumuz için iş yerindeyken çocuklarımızı nereye bırakacağımızın savaşını veriyoruz. Bu nedenle de her hastanenin kendi bünyesinde açılacak kreşi olmalıdır. Normalde eskiden hastanelerin kendi personelleriyle çalıştırdığı, kendi finansmanını da kendisinin yaptığı kurum kreşlerimiz vardı. Zamanla bu kreşler ortadan kaldırıldı. Ben bir hemşire olarak nöbete geldiğimde çocuğumu nereye bırakacağım sıkıntısı yaşamak istemiyorum. Kurumun ücretlerini karşıladığı, çocuklarımızı gönül rahatlığıyla teslim edebileceğimiz kreşlerin hayata geçirilmesi de önemli bir taleptir. Nöbette verimli olabilmemiz, hastalarımızda daha da iyi ilgilenebilmemiz için kreşlerin eskiden olduğu gibi devreye sokulması meselesini çok önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
Emekliliğimize Yansıyacak Tek Kalemde Maaş İstiyoruz!
Sağlık çalışanlarının dışında çok az iş kolunda gece nöbeti uygulamasının olduğunun altını çizen Yücesoy talepleri sıralamaya şöyle devam etti: “Nöbetlerimizin çift vardiya olarak sayılmasının talep ediyoruz. Normal uyumamız gereken sürede biz çalışıyor. Parça parça ödenen ve emekliliğimize yansımayan ücret sisteminden vazgeçilmesi bir diğer talebimizdir. İnsani çalışma koşullarında, yoksulluk sınırının üstünde, emekliliğimize de yansıyacak tek kalemde maaş istiyoruz.”
Sağlıkta Şiddet Çözülmeli ve Liyakat Esaslı Atamalar Yapılmalı!
Sağlık çalışanlarının bir diğer ve önemli sorunun da; sağlıkta şiddet, mobbing ve liyakatsız atamalar olduğuna işaret eden SES İzmir Başkanı Yücesoy, “ Sağlıkta şiddet konusunda sağlık emekçileri hiçbir şekilde korunaklı durumda değildir. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için etkin bir ceza yasasının çıkartılması zorunludur. Kışkırtılmış sağlık talebinden vazgeçip aslında halkın ulaşılabilir sağlık hakkına ulaşabilmesinin sağlanması gerekmektedir. Bu yapılırsa bu şiddet kendiliğinden ortadan kalkacaktır kanaatindeyiz. Yöneticilerle ilgili sıkıntılarımız var. Atanmış ve torpilli yöneticiler değil, liyakatlı insanlarla çalışmak istiyoruz. Sağlık bakım hizmeti müdürünü, eskiden başhemşireydi bu görevlinin adı. Neden bu kişileri çalışanlar arasından seçemiyoruz. Dışarıdan liyakatsız, torpille atanan kişilerle bizler ne kadar anlaşacağız, ne kadar diyalog geliştirebiliriz. Bu şekilde iş barışı nasıl sağlanacak. Yeni dönemde bu atamaların liyakatlı olmalarını diliyoruz. Önlemler alınacağı söyleniyor, birkaç hastaneye x-ray cihazı konuyor ancak çözüm bu değildir. Çözüm sağlıkta şiddetin sona ermesi için caydırıcı cezaların uygulamaya geçirilmesidir. Bir hasta yakınının veya bir hastanın; silahla, kesici, delici aletlerle hastaneye gelebiliyor olması inanılır ve kabul edilebilir bir durum değildir. Çözüm önerimiz yeni dönemde sağlık emekçilerinin haklarının korunmasıdır. Yeni kabinede eğer yeni bir Sağlık Bakanı göreve getirilecekse de sağlık emekçilerinden yana olan, hakkımızı koruyan birinin olması talebimizdir. Bizim isteklerimize gerçekten karşılık alabileceğimiz bir Sağlık Bakanının olmasıdır. Şiddete karşı etkili caydırıcı cezaların ve yasaların hayata geçirilmesidir” diye konuştu.
“Sağlık-Sen İzmir Şubesi’nin, Buca Seyfi Demirsoy Açıklamasını Kınıyoruz!”
SES Genel Merkezi geçtiğimiz hafta sendika sayımlarında SES İzmir Şubesi’nin Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi’nde yetkili sendika olmasına rağmen yetkili sendika tarafından haklarının, haksız, hile ve hukuksuzca gasp edildiğine ilişkin bir açıklamada bulundu. Aynı zamanda SES İzmir Şubesi de hak gaspını İl Sağlık Müdürlüğü önünde düzenlediği basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşmıştı. Dün İzmir’de yayın yapan yerel gazetelerde yetkili sendika Sağlık-Sen İzmir Şubesi’nin ‘Buca Seyfi Demirsoy’da yetkili sendika olduklarına ilişkin yaptığı basın açıklaması yer aldı. SES İzmir Şube Başkanı Nursel Yücesoy, Sağlık-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Gençer Yılmaz’ın açıklamasına BSHA aracılığıyla sıcağı sıcağına yanıt verdi. Nursel Yücesoy, sendikaların 4688 Sayılı Yasaya göre düzenlenen tarihte yani 15 Mayıs 2023 itibarıyla yetki süreçlerinin belirlendiğini, İzmir’de kendilerinin haklarının gasp edildikleri olayını anlatarak söze başladı. Yücesoy, “İzmir’de yaşanan büyük bir sorunumuz oldu. Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi’nde yetki SES İzmir Şubesi’nin olmasına rağmen; türlü oyunlarla, mobbingle, baskıyla bir şekilde yetki tarafımımıza verilmemek için türlü yollar arandı. Hukuksuz olmasına rağmen bize yetki verilmeden, yetki Sağlık-Sen’inmiş gibi imzalar atıldı. Biz gerekli şikayetleri gerçekleştirdik. Olay süresinde 14 Nisan 2023’e kadar olan istifaların geçerliliği vardı. Malum sendikadan ve diğer sendikalardan istifa eden arkadaşlarımızı mobbingle, korkuyla yıldırmaya ve vazgeçirmeye çalıştılar. Ama arkadaşlarımız vazgeçmedi, muhakkik atanmasını istediler. İl Sağlık Müdürlüğü muhakkik atadı. Muhakkike bile tehdit eder tarzda parmak sallamak suretiyle ‘niçin onlardan yana bir karar çıkmadığını’ dile getirdiler. Konuyla ilgili olarak şerhimizi düştük, İl Sağlık Müdürlüğündeki toplantıya katıldık. İl genelinin tutanakları imzalanacaktı. Oradaki diğer sendikaları da bilgilendirdik gerekli şerhimizi oraya da düştük. Bakanlıktaki Sağlık-Sen’in başkan yardımcısı dahi bizlerin haklı olduğunu toplantıda dile getiriyor ama ilde bu şekilde imza atıldığı için yapılacak bir şey olmadığını belirtiyor. Bunu Sağlık Bakanlığı yetkilileri de doğruluyor. Haklıyız kazanan biziz, hukuk mücadelemizi başlattık. Eninde sonunda o yetki bizim olacak. Yerel basında bizleri karalar tarzda yapılan açıklama metnini kınıyoruz. Bu açıklamayı doğru bulmuyoruz. Kazanan biziz. Kendileri de yanlış yaptıklarını biliyorlar. Biz sağlık emekçilerinin mücadelesini veriyoruz vermeye de devam edeceğiz. Sağlık-Sen hile yoluyla, yetkililerle anlaşarak tutanakları imzalattılar. Biz bu sürecin hukuksal boyutunda gerekeni yapıyoruz. Umarım en kısa zamanda çözülecek ve doğru olan haklı olan bizler hakkımız olanı alacağız” diye konuştu.
Bozyaka Şehir Hastanesi’nin Kapanması İhtimali Yüksek!
İzmir’de uzun zamandır faaliyete geçmesi ile ilgili tarih verilerek ertelenen Bayraklı Şehir Hastanesi ile ilgili geçtiğimiz haftalarda yeni bir açıklama yapıldı ve Haziran ayı sonunda hastanenin hizmete açılacağı kamuoyuyla paylaşıldı. SES İzmir Şube Başkanı Nursel Yücesoy’a kamuoyunda özellikle vatandaşların merak ettiği ‘hastaneler taşınacak mı?’ sorusunu sorduk. Yücesoy, “Büyük kompleks hastanelerin halk sağlığı ve çalışanlar açısından uygun değiller ki Avrupa Birliği’nde de şehir hastaneleri uygulamaları denenmiş ve vazgeçilmiştir. Daha çok küçük yerellere hitap eden hastaneler kullanım açısından daha efektiftir. Toplum sağlığı açısından değerlendirirsek, halkın sağlık alma hakkı açısından da yerele hitap eden hastaneler yapılması çok daha önemlidir. İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi konum olarak şehrin ana arterine çok uzak bir konumdadır. Ulaşım ve trafik açısından zorlayıcı olacaktır. Geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada hastanenin haziran ayı sonunda açılacağı belirtildi. SES İzmir Şubesi olarak Bayraklı Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla ilgili yaklaşık 3-4 ay önce İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile temaslarımız oldu. Şehir hastanesinin açılması konusu sürekli gündemdedir. İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşmemizde, hastanenin çalışma sistemi, personel ihtiyacı, diğer hastaneler kapatılacak mı? gibi konuları gündeme getirdik. Bizim edindiğimiz bilgiler; şehirdeki Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi’nin kapatılma ihtimalinin yüksek olduğu yönündedir. Kent içindeki diğer hastanelerin, net olmayan bilgilerle, bazı birimlerinin kapatılabileceği bilgisi verildi. Yeşilyurt’ta bulunan Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi, Alsancak Devlet Hastanesi gibi hastanelerin cerrahi alanları gibi birkaç alanını küçültüp, daraltıp uzman sayısını azaltarak hasta yönlendirmenin planlandığı duyumlarımız var” dedi.
Şehir Hastanesinde Gönüllü Çalışır Mısınız? Sorusu Soruldu
Yücesoy açıklamalarına şöyle devam etti: “İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi ile ilgili olarak yılbaşından sonra sağlık camiasında bulunan çalışanlara sistem üzerinden şehir hastanesinde çalışmaya gönüllü olur musunuz? şeklinde bir nabız yoklaması gerçekleştirildi. Bu uygulama da bize, isteyenlerle hastanenin açılacağı ardından da mecburi görevlendirmeler geleceğini düşündürdü. Bu anlamda ne kadar başvuru olduğunu bilmiyoruz ancak hastaneye 3 bin 500 civarında hemşire, 2 bin 500 civarında doktor gereklidir. Bu kadar kişinin başvurduğu kanaatinde değiliz. Diğer hastanelerin gideceği ile ilgili konuda da bir kesinlik yok.”
İzmir Hastanelerinin Depreme Dayanıklı Olup Olmadığını Sorduk!
SES İzmir Şubesi olarak 6 Şubat Depremi’nin ardından İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne, 1. Basamak sağlık kuruluşları ve hastanelerin depreme dayanıklılık testlerinin olup olmadığına ilişkin resmi yazışmayla bilgi talebinde bulunduklarının altını çizen Yücesoy, ayrıca kentteki bütün hastanelerden de bu konuda resmi yazıyla bilgi talep ettiklerini söyledi. Hastanelerin depreme dayanıklılık testleri olup olmadığı ile ilgili hastanelerden kendilerine verilen cevapta, İl Sağlık Müdürlüğü’nün buna valilik yoluyla karar vereceği, zaten onların bu çalışmaları yaptırdığını, ancak henüz bir raporun oluşturulmadığının yazılı olduğunu belirten Nursel Yücesoy, “Açık ve net bir cevap yok. Testlerin yapıldığı duyumlarını alıyoruz, söyleniyor ancak ne sağlık çalışanları ne de İzmir kamuoyuyla böyle bir bilgi paylaşımında henüz bulunulmadı. Bu durum esasında bizleri korkutuyor. Şu an hastanelerin, depreme dayanıksız olması şehir hastanelerine taşınması için bir neden olarak görülebilir. Yerinde güçlendirme yapmak yerine deprem bahanesiyle şehir hastanesine taşınmalar gerçekleştirilir kaygısı taşıyoruz. Yine de biz hastanelerimizin, birinci basamak sağlık kuruluşlarımızın depreme dayanıklı olup olmadığına dair yapılan test sonuçlarını, raporlarını görmek istiyoruz. Bu bilgilerin hastaneler kapatılmadan kamuoyuyla mutlaka paylaşılmasının takipçisi olacağız. Yine de biz en azından nasıl binalarda çalışıyoruz bunu bilmek en doğal hakkımız” şeklinde konuştu.
Yeni Dönemde Şehir Hastanelerinden Vazgeçileceği Duyumları Alıyoruz!
Yeni yapılacak olan şehir hastaneleri projelerinden vazgeçileceğine, bundan sonra yapılacak hastanelerin kamu eliyle yapılacağına ilişkin bir takım duyumları olduğunu paylaşan SES İzmir Başkanı Yücesoy, “Kamu özel ortaklığı gibi işbirlikleri ile yapılan hasta garantili hastanelerde yüzde 70 doluluk kapasitesi anlaşmalı açılan hastanelerle halka verilen mesaj; ‘sen hasta olmalısın’ mesajıdır. Çünkü halk hasta olmazsa yüzde 70 hasta garantisi sağlanamayacaktır. Doldurulamıyorsa da ne yapılacak etraftaki çeperdeki hastaneler kapatılarak şehir hastanesine gönderilmeye çalışılacaktır. Pandemi döneminde Ankara’da şehir hastanelerinin açılmasıyla bu anlamda bir kaos ortamı yaşandı. Bayraklı’da bir hastane olabilirdi ama devasa değil bölgeye hitap edecek bir hastane olabilirdi. Orada Ege Üniversitesi var Tepecik’in bir kısım ek binası var. Hastanelerin lokal yerlerde bulunması halkın sağlığa erişimi açısından çok kıymetlidir. Bu şekilde çok uzağa yapılan bir hastaneye, örneğin; Karabağlar’dan, Limontepe’den hastaların gelmesi çok zordur. İnanılmaz bir trafik yoğunluğu yaşanacak. Acil bir durumda ambulansla şehir hastanesine nasıl gidilecek. Bunların yanında binlerce çalışacak elemana ihtiyaç var. bu sadece hekim, hemşire ve ebe ihtiyacıyla sınırlı değildir. Diğer sağlık personeli olmak üzere çok sayıda iş kolunda meslek elemanı gerekiyor. Personel ihtiyacı karşılanmış olsa dahi hem hastaların hem de personelin İzmir’in farklı semtlerinden Bayraklı Şehir Hastanesi’ne ulaşımı meselesi de bir kaos ortamına neden olacaktır. Şu an normalde de hastanelerde çok az sayıda personelle çalışılıyor. Son dönemde atama yapıldı ancak hemşire ihtiyacını karşılamadı. Tıbbi sekreter ataması çok fazla yapıldı. Hastane kliniklerinde sağlık çalışanları 7/24 çalışıyor. Bu arkadaşlarımızın bir tanesi bile bir bayramda meslek hayatı boyunca izin yapamamıştır. Bayram günleri paylaşılarak çalışılmıştır. Bizler bu şekilde çalışırken hala iş yoğunluğunu artırmak verimi artırmak adına bir sürü uygulama işleme konmaktadır” diye konuştu.