Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
G20 zirvesinin ilk defa Afrika’da tertiplenmesinden memnuniyet duyuyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri hüsnü kabul için, Devlet Başkanı, değerli dostum, Sayın Cyril Ramaphosa’ya teşekkür ediyorum.
G20 Zirvesi’nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Afrikalı dostlarımızın misafirperverliği beni her zaman etkiledi.
Öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum. Zengin, kültürel, dini, etnik, sosyal dokusuyla ülkesinin sıfatını hak eden Güney Afrika Cumhuriyeti’ne ilk kez bundan tam 20 yıl önce 2005 yılında başbakan olarak geldim. “Akabinde, 2011 senesinde yine Başbakan olarak, 2018 yılında ise BRICS yolculuğu münasebetiyle Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu güzel ülkeyi ziyaret etme fırsatı buldum.
Güney Afrika Cumhuriyeti ile hükümetler düzeyinde artan diyalog ve temasları önemsiyoruz. Türkiye olarak önümüzdeki dönemde de bu ivmeyi güçlendirerek devam ettirmek arzusundayız.
“GÜNEY AFRİKA ÖRNEK BİR DURUŞ SERGİLEDİ”
Şurası bir gerçek ki Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, Sayın Nelson Mandela liderliğinde ırkçı rejimine karşı kazandığı zafer, tüm dünyada adalet ve eşitlik arayışının en güçlü sembollerinden biri olmuştur. Güney Afrika’nın Filistin davasına yıllardır verdiği ilkeli ve sarsılmaz desteği bu bakımdan çok kıymetli buluyorum. Özellikle çoluk çocuk, kadın ve sivil toplam 70 bin Filistinlinin şehit edildiği Gazze soykırımında Güney Afrika örnek bir duruş sergiledi. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’de insanlığa karşı suç işlenirken, tıpkı Türk milleti gibi Güney Afrikalı dostlarımız da vahşete sırtını dönmedi.
Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açtıkları soykırım davasıyla yürekli bir tavır takınan Güney Afrika Devleti’ni, toplumunu ve yöneticilerini tebrik ediyor, ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum.
“TÜRKİYE OLARAK BİZ DE KİMSEDEN ÇEKİNMEDEN FİLİSTİN DAVASINA ÇOK GÜÇLÜ BİR BİÇİMDE SAHİP ÇIKTIK”
Türkiye olarak kimseden çekinmeden Filistin davasına güçlü şekilde sahip çıktık, Gazzeli mazlumların hukukunu savunduk. 103 bin tonu aşan insani yardımlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduk. Bizimle katkılarımızla bir ateşkes sağlandı. Biz çatışma ortamına tekrar dönülmemesi için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz. Gazze’de yaşanan yıkımın neticelerin hafifletilmesinin küresel sorumluluk olduğunu vurguladım, insani yardım ve mimari yapılanmaya destek istedim. Ateşkesle birlikte iki devletli formülün hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti kurulmadan küresel barış sağlanamaz. Gazzeli kardeşlerimiz için ilkeli tutumumuzu muhafaza edeceğiz.
Değerli basın mensupları, bu yıl da G20 faaliyetlerine aktif olarak iştirak ettik. Uluslararası gündeme katkıda bulunmayı sürdürdük. Zirve kapsamında yaptığım hitaplarda ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele, yeşil dönüşüm, sürdürülebilir kalkınma ve teknolojik ilerlemelerin kalkınma politikalarına etkisine dair görüşlerimizi aktardım.
Bilhassa en az gelişmiş ülkelerin Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde geri kalmaması için ihtiyaç duydukları mali desteğin teminine dikkat çektik. Zirve vesilesiyle ayrıca G20’nin bugüne kadarki çalışmalarının bir muhasebesini yaptık. Katılımcı diğer liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştirdik; önemli konularda istişarelerde bulunduk. Bu çerçevede dün ve bugün, aralarında Avustralya, Kanada, Angola, Etiyopya, Fransa, Brezilya, Malezya, İtalya ve Singapur Devlet ve Hükümet Başkanlarının bulunduğu birçok liderin yanı sıra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı ve bazı uluslararası kuruluş temsilcileriyle görüşmelerimiz oldu.
G20 birçok farklı ülkeyi bünyesinde barındıran ve temsil niteliği yüksek bir platform olmayı sürdürüyor. Ben de 2008 yılından bu yana G20 zirvelerine bizzat katılıyorum. G20’nin mevcut ve müstakbel küresel sınamalara karşı uluslararası topluma liderlik etmesi bizler için mühimdir. Bu yılki zirvemizde de ‘kimseyi geride bırakmama’ şiarının uluslararası toplumun pusulası olması gerektiğini bir kez daha vurguladık. Kimsenin geride bırakılmadığı, daha kapsayıcı ve dayanıklı bir küresel ekonomi inşa edilmesi gerekliliğini dile getirdik. Uluslararası işbirliğinin ve çok taraflılığın önemini vurguladık.
Bu yıl ayrıca Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti ve Avustralya ile birlikte kurduğumuz MIKTA’nın 12. kuruluş yıl dönümünü idrak ediyoruz. Zirve vesilesiyle MIKTA liderleri olarak, dönem başkanı Kore Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde bir araya geldik ve ortak bir basın açıklaması yayımladık.
Basın açıklamasında çok taraflılığa bağlılığımızı yeniden teyit ettik. Hepsi aynı zamanda G20 üyesi olan MIKTA ülkeleri ile iş birliğimizi önümüzdeki dönemde daha da güçlendireceğiz. G20 Zirvesi süresince gerçekleştirdiğimiz istişarelerin küresel ekonomik ve siyasi istikrar için hayırlı sonuçlara kapı aralamasını temenni ediyorum. G20 Dönem Başkanlığını 1 Aralık 2025 tarihinden itibaren devralacak olan Amerika Birleşik Devletleri’ne başarılar diliyorum.Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”
SORU – CEVAP
Bir Müslüman ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, bazı muhataplarınızın açıkça siyonist bir tutum sergilediği ortadayken, bu kişilerle nasıl bir müzakere yürütüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çok teşekkür ediyorum. Bir Müslüman lider olarak, buradaki toplantılarda karşımızdaki muhatapların bazıları açıkça siyonist bir davranış ve tutum içindeyken, kendileriyle görüşmeleri net bir şekilde yürütüyorum. Özellikle Orta Doğu’da, Gazze’de yaşanan savaşın bir soykırım olduğu açık ve nettir. Siyonistlerin bu soykırımını, görüştüğüm ikili temaslarda Netanyahu konusunu da gündeme getirerek kendilerine ifade ediyorum. Soykırımla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla her şeyi açık ve net bir şekilde kendilerine söylüyorum.
Gazze’de, Filistin’de 60 bin kişinin katledildiği bu soykırımı görmezden gelmemiz mümkün değildir. Bu soykırımın faili Netanyahu’dur, İsrail’dir. Kesinlikle Gazze’de, Orta Doğu’da bir soykırım olduğu açıktır. Bunu inkâr etmeleri mümkün değildir. Yaptığım ikili görüşmelerde, siyonistlerin ve Netanyahu’nun işlediği bu soykırımı açıkça dile getiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak tavrımız nettir. Gazze’de, Filistin’de 60 bin insanın öldürülmesini görmezden gelen kimse yoktur. Bu vahşete sebep olanlar Netanyahu ve İsrail’dir. Çok teşekkür ederim.
Bugün Gazze’de uluslararası istikrar ve güvenlik gücü konuşlandırılması yönünde daha fazla tartışma var. Türkiye’nin bu güce katılmaya hazır olduğu ifade ediliyor. Ancak diğer taraftan İsrail, Türk askerinin bölgede bulunmasına açıkça karşı çıkıyor. İsrail’in bu tutumuna rağmen Türkiye böyle bir güce katılmaya hazır mıdır? Bu düzenleme Gazze’de uzun süreli bir huzur sağlayabilir mi, yoksa hâlâ bu sonuçtan uzak mıyız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bildiğiniz gibi uluslararası bir istikrarlaştırma gücünün konuşlandırılması söz konusu. Ancak İsrail buna karşı çıkıyor. Filistin’le ilgili olarak bu konudaki değerlendirmemiz devam ediyor. Bu çerçevede güvenlik güçlerimizin olası görev, yetki ve konumları özellikle Savunma Bakanlığımız tarafından ayrıntılı bir şekilde gözden geçirilecektir. Bu değerlendirmeden sonra nihai kararımızı vereceğiz. Şu anda konu üzerinde çalışıyoruz.”
Finlandiya Cumhurbaşkanı birkaç gün önce şöyle bir ifadede bulundu: ‘Çok taraflı dünya, aslında çok kutuplu bir dünya daha kırılgan hale geliyor ve çatışmalar içindedir.’ Siz de çok kutuplu dünyanın çatışmalara yol açacağını düşünüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şu anda çok kutuplu dünya ne yazık ki zaten çatışmaların bizzat içinde. Artık dört yıl oldu ve bu dört yıllık süreç içerisinde yüz binlerce kayıp verildi. Rusya tarafından büyük oranda ölenler var, Ukrayna tarafından büyük oranda ölenler var. Ve bizler, bu gelişmelere gerçekten Türkiye olarak üzülerek bakıyor ve bir an önce bu iş nasıl sona erer, bir an önce barışı nasıl yakalarız, bunun hesabı ve gayreti içerisinde oluyoruz.
Evet, biz şu anda bu multi-polar dünyada yaşıyoruz. Bu çatışmanın dört yıl sürdüğünü görüyoruz ve süreç devam ediyor. Rusya ve Ukrayna’da yüz binlerce can kaybı var. Türkiye olarak bu durumu görmekten büyük üzüntü duyuyoruz. Bu çatışmayı bitirmek için hazırız ve gayret gösteriyoruz.
Ukrayna konusunu liderlerle her fırsatta ele alıyorsunuz. Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesis edilmesi sizce ne kadar yakın? Yakın zamanda barışın sağlanması mümkün mü? İkincisi, Amerika planının görüşülmesiyle ilgili olarak böyle bir görüşme ihtimali nedir ve hangi şehirde olabilir? Rusya, Ukrayna ve taraflar hangi şehirde bir araya gelebilir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Her şeyden önce, Zelenski ile geçen hafta Ankara’da bir görüşme yaptığımı söyledim. Yarın da yine telefonla Sayın Putin’le bir görüşmemiz olacak. Bu görüşmelerin ardından malum, bir tahıl koridoru gayretimiz vardı. Tahıl koridoru girişimleri aslında barışa giden yolu açmak içindi. Gerek Avrupa’ya gerek Afrika’ya bu koridor üzerinden ulaşılmasını istedik. Ne yazık ki belli bir yere kadar bunu başardık fakat daha sonra süreç devam etmedi.
Şimdi yarın yapacağımız görüşmede Sayın Putin’den bunu yeniden başlatmasını rica edeceğim. Bu süreci başlatabilirsek çok hayırlı olur diye düşünüyorum. Yine bu kadar insan öldü; bu ölümleri durdurabilmek için ne gibi adımlar atabiliriz, bunları kendisiyle müzakere edeceğim. Bu müzakereden sonra alacağımız neticeyi gerek Avrupalı liderlerle, gerek Sayın Trump’la, gerek diğer dostlarla görüşme fırsatını bulacağımı düşünüyorum. Bu vesileyle sizlere de tekrar teşekkür ediyorum.
Güney Afrika, Sahra Altı Afrika’da Türkiye’nin en büyük ticaret ve yatırım ortağı. İki ülke arasında ticaret ve yatırım ilişkilerinin güçlendirilmesi yönünde çağrılar var. Bu zirve, bu konuda yeni görüşmelere imkân sağladı mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Güney Afrika basınında belirtildiği gibi, Güney Afrika Sahra Altı Afrika’da Türkiye’nin en büyük ticaret ve yatırım ortağıdır. Bu çerçevede, ticaret ve yatırım ilişkilerimizin daha da artırılması yönündeki çağrılar değerlidir. Şüphesiz ki ikili ilişkilerimiz iyi bir seviyededir. Bundan sonraki süreçte özellikle savunma sanayinden enerjiye kadar birçok alanda ortak adımlar atacağımıza inanıyorum. İki ülke arasındaki ilişkiler güçlü bir noktadadır ve bu ilişkileri ileri taşımak için müşterek adımlar atacağız.
Gazze’de Ateşkes Anlaşması’nın ikinci aşamasında Türkiye nasıl bir rol üstlenecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şu anda ilgili birimlerimiz ve devlet başkanları düzeyindeki temaslarımız devam etmektedir. Amacımız barışı nasıl temin edebileceğimizdir. Kısa süreli bir ateşkesten ziyade kalıcı bir ateşkesi nasıl sağlayabileceğimiz üzerinde çalışıyoruz. Bu doğrultuda yoğun bir gayret içindeyiz.
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi Ankara’da kabul ettiniz. Ardından hemen Afrika’ya geldiniz. Dünyada nerede bir savaş, çatışma veya gerilim varsa oraya barış götürmek için yoğun çaba sarf ettiğinizi biliyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze’de ateşkesin sağlanması, Libya gibi birçok konuda dünya liderlerinin gözü üzerinizde. Ancak bulunduğumuz coğrafyada işler yolunda gitmiyor. Sudan’da bir katliam söz konusu. Türkiye bu konuda nasıl bir girişimde bulunacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sudan’ı söylediniz. Nerede bir sıkıntı varsa biz elbette orada olacağız. Siyasetin en önemli yanı da budur. Sudan’daki kardeşlerimiz de Türkiye’nin oradaki sıkıntıların çözümünde yer almasını talep ediyor. Biz de oralarda barış için bulunmanın gayreti içerisinde olduk, olmaya devam ediyoruz. Gerek Körfez’de, gerek Sudan’da, gerekse Somali’de bu çabaların içinde olduk. Bundan sonra da barış için her yere koşmaya devam edeceğiz.


