Birol Güven’in yapımcılığını üstlendiği aile ve durum komedisi türündeki ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinde canlandırdığı ‘Mary’ karakteriyle tanınan oyuncu Demet Tuncer, hayatına dair bilinmeyenleri paylaştı.
Habertürk’ten Aytekin Teker’e konuşan Tuncer, İstanbul Levent’te doğup büyüdüğünü söyledi. Tuncer, ABD ile yollarının nasıl kesiştiğini, “15 yaşında Türkiye’yi temsilen ABD-Türkiye ortak bursuyla United World College’dan (UWC-USA) tam burs kazandım. 90 farklı ülkeden öğrenciyle eğitim almak, dünya görüşümü ve kültürel birikimimi zenginleştirerek hayatımı değiştirdi. Uluslararası Bakalorya diplomamı aldıktan sonra ABD’de üniversite eğitimimi tamamlayıp Türkiye’ye döndüm” ifadeleriyle anlattı.
‘PROFESÖR, CIA’İN NEDEN BENİ İSTEDİĞİNİ AÇIKLADI’
Uzun süredir ABD’de yaşayan oyuncu, üniversitede siyasal bilgiler okurken, CIA’den teklif aldığını açıkladı.
Tuncer şu ifadeleri kullandı:
“Uluslararası güvenlik dersimize giren ve CIA’de analist olarak çalışan profesör ile birkaç makalede birlikte çalışmıştık. İstihbaratın insan unsuruna olan merakımı fark etmiş olmalı ki, benimle çalışmaya devam etti. İnsanları okumak, psikolojik kalıplarını analiz etmek ve beden dillerini neden, nasıl, hangi amaçla kullandıklarını anlamak, beni her zaman çok heyecanlandıran bir alandı ve bu konuda oldukça başarılıydım. Kariyer haftasında, okula birçok firma tanıtım için gelmişti. İşte o hafta, hocam bana ilginç bir soruyla yaklaştı: ‘Demet, ajans için çalışmak ister misin?’ dedi. Soruya şaşırarak ‘Benim ajansla ne işim olabilir ki? Ne boyum uzun, ne yapım mankenlere uygun,’ dedim. Sonrasında profesör, Merkez İstihbarat Ajansı’nın (CIA) neden beni istediğini açıkladı.”
Tuncer, teklifin kendisini başta heyecanlandırdığını ancak düşündükçe teklifi anlamlandıramadığını belirtti. Hocasına neden CIA’nin kendisini istediğini sorduğunda aldığı “Seni ülkende üst düzey bir bürokrat ya da diplomat yaparlar ve zamanı geldiğinde senden sadece tek bir şey isterler” cevabının daha da kafa karıştırıcı olduğunu belirtti.
‘BEN NE AİLEMİ NE DE ÜLKEMİ SATARIM’
Tuncer sözlerine şöyle devam etti:
“Tam saçmaladı bu adam, beni kendi ülkemde başka bir devlet nasıl üst bürokrat veya diplomat yapabilir ki, buna nasıl gücü yetebilir ki dedim kendi kendime. Ama takıldığım o konu değildi, bunca yatırım yapıp, senelerce bekletip benden tek bir şey isteyecek olmaları düşüncesi midemi bulandırmaya yetti ve cevabım düşünmeden netti. O yaşta böyle bir cümle kurduğuma hâlâ inanamıyorum; sanırım bu sözler annemle babamın değerlerinden döküldü ağzımdan: Üzgünüm, ben ne ailemi ne de ülkemi satarım.”